1 Ocak 2010 Cuma

Atatürk Sözleri / G'den K'ye

G



GAYRIMÜSLİMLER

« Memleketimizde yaşayan gayrimüslim unsurların başına ne gelmiş ise, kendilerinin yabancı entrikalarına kapılarak ve ayrıcalıklarını kötüye kullanarak vahşi bir şekilde takip ettikleri ayrılma siyaseti neticesidir. »
28. 12. 1919, Ankara İleri gelenleriyle Bir Konuşma.

( Ermeni, Asurî ve Geldanîler namına hareket ettiklerini iddia edenler tarafından ortaya atılan millî yurt meselesini sözkonusu ederek bunun tarafımızdan dikkate bile alınmayacağını ve Musevilerin memleketimizde hakikî bir vatandaş gibi yaşadıklarını ve bundan sonra da aynı samimiyet ve istirahatle yaşayabileceklerini söylemiştir. )
22. 01. 1923, Bursa Şark Sinemasında Halkla Konuşma.


GAZETE

« …Gazeteler mevcut olan kanunlar içerisinde hürdür. Ancak bunun dışında çıktıkları zaman takibe uğrarlar. Gazeteler kanunun ve genel menfaatlerin aksine işlemlere şahit ve bilgi sahibi oldukları zaman gerekli yayınlarda bulunmalıdırlar. »
15. 01. 1923, Eskişehir’de Halka Yapılan Konuşma.


GENÇLİK

« Bütün ümidim gençliktedir. »
(1919)

« Muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır.Galip olmak, mağlûp olmak. Size Türk gençliğine terk ettiğimiz ve bıraktığımız vicdanî emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız… »
18. 03. 1923, Tarsus’da Gençlere Konuşma.

« Gençler ! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk ; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz. »
30. 08. 1924, Dumlupınar’da Konuşma.

«Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. »
(1927)

« Ey Türk Gençliği ! Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir… »
1927, Gençliğe Hitabesi.

« Gençliğin çalışkan, duyarlı ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir. Gençlik her türlü faaliyetlerinde Cumhuriyet kanunlarına ve Cumhuriyet kuvvetlerinin usül ve kurallarına uymaya da dikkatli olmalıdır. »
(1933)

« …Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere, yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yükselme idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız… »
26.03.1937, Ankara’da Tahsilde Bulunan Bursalı Gençlerin Tertib Ettikleri Uludağ Gecesinde Söylenmiştir.

« Gençler! benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler ! Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnum ve mesudum. »
(1937)


GERİLLÂ TEŞKİLÂTI

« …Küçük küçük birliklerin başında subay bulundurmakla vücuda getirilen teşkilât, küçük harp teşkilâtıdır…(gerillâ) denilen küçük harp teşkilatıdır. Cümlenizin hatırındadır ki; Heyet-i İctimaiye’nin muharebe hususundaki bakış açısını burada izah ederken demiştim ki; uzun zaman muharebe etmek ve bütün milletin savaşma hislerini daima zinde tutabilmek için gerilla teşkilatı yapacağız… »
12. 07. 1920, T.B.M.M.


GÜMRÜK

« Gümrüklere gelince; bunda, tesisata, çalışma usullerine ve kanunî mevzular bakımından gerekli iyileştirme tedbirlerine hız verilmesi gerekmektedir. »
01. 11. 1937, T.B.M.M., 5.Dönem, 3.Toplanma Yılını Açarken.


GÜZEL SAN’ATLAR

« …Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğal zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu sürekli ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. »
29. 10. 1933, Ankara Onuncu Yıl Söylevi.

« Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu, yapılmaktadır. Ancak burada en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir… »
01. 11. 1934, T.B.M.M., 4. Dönem, 4. Toplanma Yılını Açarken.

« Güzel sanatların her şubesi için Kamutayın göstereceği alâka ve emek, milletin insanî ve medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir. »
01. 11. 1936, T.B.M.M., 5. Dönem, 2. Toplanma Yılını Açarken.

« Güzel sanatlarda başarı büyük inkılâpların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarı kazanamayan milletlere ne yazıktır. Onlar, bütün başarılarına rağmen uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır. »


H


(HAKİKAT) GERÇEK

« Meseleleri hâdiselere göre değil, aslında olduğu gibi ele almak lâzımdır. »
(1924)

« Hakikati konuşmaktan korkmayınız »
(1926)

« Vaziyeti muhakeme ederken ve tedbir düşünürken acı olsa da, hakikati görmekten bir an geri kalmamak lâzımdır. Kendimizi ve birbirimizi aldatmak için lüzum ve mecburiyet yoktur. »
(1927)

« … Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Hakikati anlamayanları hakikate getirmek için… »
9/10. 08. 1928, İstanbul Sarayburnu Parkı, Türk Yazı İnkılâbı Hakkında Konuşma.


HAKİMİYET

« … Korku üzerine hâkimiyet kurulamaz. Toplara dayanan hâkimiyet sürekli olmaz. Böyle bir hâkimiyet ve hatta diktatörlük, ancak ihtilal ortamında geçici bir zaman için lazım olur… »
30. 11. 1929, Vossische Zeitung Muhabirine Demeç.


HALİFE

«İstanbul’da saltanat ve zevklerinin, çıkarlarının devam ettirilmesini düşmanların anavatanımızı istila etmek emellerine uydurmakta, onlarla işbirliği yapmakta, düşman devletlerin her isteğine boyun eğmekte asla tereddüt göstermeyen, vicdanları sızlamayan, milletimizin hür ve müstakil yaşama azmini kırma için hainane teşebbüslerden çekinmeyen sultan ve halifelerin artık bu vatanda asla yeri yoktur ve olamaz. »
26. 08. 1925, İnebolu’da Bir Konuşma.


HALK - HALKÇILIK

« Bizim görüşümüz-ki halkçılıktır – kuvvetin, kudretin, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. »
17. 07. 1920, T.B.M.M.

« … Zannederim bugün ki varlığımızın asıl niteliği, milletin genel eğilimlerini ispat etmiştir, o da halkçılıktır ve halk hükûmetidir. Hükümetlerin halkın eline geçmesidir… »
17 .07. 1920, T.B.M.M.

« … Halkçılık, toplumsal düzenin çalışmasına, hukukuna dayandırmak isteyen bir sosyal sistemdir. Efendiler biz bu hakkımızı korumak, istiklâlimizi emin bulundurabilmek için genel kurulumuzca, milli kurulumuzca bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletçe savaşmayı gerekli gören bir yolu takip eden insanlarız. »
(1921)

« İç siyasetimiz de ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası anayasamız ile tesbit edilmiştir. »
(1921)

« Halkçılık teşkilâtı en ufak daireye kadar yaygınlaştırıldığı takdirde sonucun daha büyük ve verimli olacağına şüphe yoktur. Memleket ve milletin içinde bulunduğu zorlukları ve harp halini de düşünürsek meclisin çalışmalarının sonucu ve oradaki başarısını takdir etmemek mümkün değildir. »
10. 01. 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin İle Mülâkat.

HALK DEVLETİ

« … Türkiye devleti bir halk devletidir, halkın devletidir. Mazideki kuruluşlar ise bir şahıs devleti idi, şahısların devleti idi. »
13. 08. 1923, T.B.M.M., 2. Toplanma Yılını Açarken.


HALK HÜKÜMETİ

« … Bizim hükûmetimiz demokratik bir hükûmet değildir, sosyalist bir hükûmet değildir ve hakikaten kitaplarda mevcut olan hükûmetlerin, bilimsel yapıları itibarıyla hiçbirine benzemeyen bir hükûmettir. Fakat millî hakimiyeti, millî iradeyi tecellî ettiren tek hükûmettir, bu mahiyette bir hükûmettir! Sosyoloji noktasından bizim hükûmetimizi, ifade etmek lâzım gelirse, halk hükûmeti deriz. »
01. 12. 1921, T.B.M.M.

« Şurası unutulmamalı ki, bu idare tarzı, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne Bolşevikiz, ne de Komünist ; ne biri, ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetçi ve dinimize hürmetkârız. Özetle, bizim hükümet şeklimiz, tam bir demokrat hükûmettir. Ve dilimizde bu hükümet, « halk hükûmeti » diye anılır. »
02. 11. 1922, Le Petit Parisien Muhabirine Demeç.


HALK İDARESİ

« … Milletimizin bugünki idaresi, hakiki mahiyeti ile bir halk idaresidir. Ve bu idare tarzı, esası meşveret (danışma) olan Şûra idaresinden başka bir şey değildir… »
03. 01. 1922, General Frunse’nin Ziyafetinde.

« … Herhalde halkımızı idare ile yakından ilgilendirmek, yani idareyi doğrudan doğruya halkın eline verebilecek bir idare şeklini tesis etmek hem milli hakimiyetin hakiki olarak temsili ve hem de bu sayede halkın benliğini anlaması itibarıyla gerekli idi. İşte bu düşüncelerin, bu araştırmaların ilhamı olarak proje yapılmıştı… »
10. 01. 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin İle Mülâkat.


HALK TEŞKİLATI

« … Teşkilat baştan sona kadar halk teşkilatı olacaktır. Genel idareyi halkın eline vereceğiz. Bu toplumda hak sahibi olmak, herkesin gayretli olması esasına dayanacaktır. Millet hak sahibi olmak için çalışacaktır. »
10. 01. 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin İle Mülâkat.


HARB

« Her zamandan daha ziyade inanıyorum ki, harp pahalı bir iştir. Harbin sürüklediği facialar ve dehşetten üzgünüm. Fakat harp etmeden elimizdeki silahları bıraktığımız zaman tamamen harap olacağımızı da biliyorum. »
Ağustos 1921, Associated Muhabirine Demeç.

« Derhal şu veya bu sebepler için milleti harbe sürüklemek taraftarı değilim. Harp zorunlu ve hayati olmalı. Hakiki kanaatim şudur: milleti harbe götürünce vicdanımda azap duyamamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Ama millet hayatı tehlikeye düşmeyince, harp bir cinayettir. »
16. 03. 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma.

« … Bir harp oyunu yapmak suretiyle, vatanın ve milletin yüksek menfaatlerinin müdafaasını beraber göz önünde bulunduracağız. Bu çalışmamızda son senelerin başarılarla dolu muharebelerinin, meydan muharebelerinin, cumhuriyet ordusuna ve onun kıymetli komuta heyetine kazandırdığı tecrübelerin sonucunu inceleyeceğiz. Dünyanın fen ve sanatta en son gelişmelerini göz önünde bulunduracağız… »
15. 02. 1924, İzmir, Ordu İleri Gelenleri İle Konuşma.

« … Harp, muharebe, nihayet meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Milletlerin çarpışmasıdır. Meydan muharebesi milletlerin bütün mevcudiyetleriyle, ilim ve fen sahasındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, harslarıyla, hulâsa bütün maddi ve mânevi kudret ve faziletleri ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir imtihan sahasıdır. Bu sahada, çarpışan milletlerin hakiki kuvvet ve kıymetleri ölçülür… »
30. 08. 1924, Dumlupınar’da Konuşma.

« Eğer harp bir bomba patlaması gibi birdenbire çıkarsa milletler, harbe engel olmak için, silâhlı mukavemetlerini ve mâlî kuvvetlerini saldırgana karşı birleştirmekte tereddüt etmemelidirler. En hızlı ve en etkili tedbir, muhtemel bir saldırgana, saldırının yanına kâr kalmayacağını açıkça anlatacak uluslararası teşkilatın kurulmasıdır. »
21. 06. 1935, Gladys Baker’a Demeç


HARP SANAYİİ

« Bilhassa harp sanayii ve fabrikalarının çalışmasını özel bir takdir ile anmayı bir borç bilirim. Bu son sene içinde bu fabrikaların eksikleri kademe kademe tamamlanmıştır. Bugün her türlü ihtiyacın üretimi mümkün hale gelmiştir. Yeni kurulan mermi ve fişek fabrikalarında bol miktarda topçu ve piyade cephanesinin ve bombasının hazırlanması ve üretiminde başarı sağlanmıştır. »
01. 03. 1922, T.B.M.M., 3. Toplanma Yılını Açarken.

« Azim ve imanımız önünde yıkılarak silâh, mühimmat ve araçlarını savaş meydanında terke mecbur olan Yunan ordusunun bıraktıklarından istifade olunarak değişik merkezlerde yeni ve yedek silâh ve cephane depolarımız ve fabrikalarımız kurulmuştur. Bu genişlikte kurulan ve gün geçtikçe daha çok genişleyen ve mükemmelleşen askerî kurumlara lâzım olan fenni beyinler yetiştirilmesi için de hazırlıklarda bulunulmaktadır. »
01. 03. 1923, T.B.M.M., 4. Toplanma Yılını Açarken.

« … Harp sanayii tesisatımızı, daha ziyade gelişmesi ve genişlemesi için alınan tedbirlere devam edilmeli ve endüstrileşme mesaimizde de ordu ihtiyacı ayrıca göz önünde tutulmalıdır. »
01. 11. 1937, T.B.M.M., 5. Dönem, 3.Toplanma Yılını Açarken.

« Bundan sonrası için, bütün uçaklarımızın ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayimizin de, bu esasa göre geliştirilmesi gerekir. Hava kuvvetlerinin kazandığı önemi göz önünde tutarak, bu çalışmayı plânlaştırmak ve bu konuyu lâyık olduğu önemle milletin nazarında canlı tutmak lâzımdır. »
01. 11. 1937, T.B.M.M., 5. Dönem, 3.Toplanma Yılını Açarken


HARF İNKILABI

« … Çok işler yapılmıştır, ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, ancak çok lüzumlu bir iş daha vardır. Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetseverlik vazifesi biliniz… »
9/10. 08. 1928, Yeni Yazı İnkılabı Hakkında.

« … Bizim uyumlu, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir; Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindesiniz… »
9/10. 08. 1928, İstanbul Sarayburnu Parkı, Türk Yazı İnkılâbı Hakkında Konuşma.

« Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle, gözler kamaştırıcı Türk manevî ilerlemesinin ulaşabileceği güç ve saygının uluslararası düzeyini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor. »
23. 08. 1928,Anadolu Ajansı Muhabirine Demeç.

«.Büyük milletimizin bir kat daha gelişmesini ve yükselmesini temin edecek olan yazı inkılâbı... »
16. 09. 1928,İstanbul , Belediye Başkanına Demeç.

« … Meclisinizin en büyük eseri olan Türk harfleri, memleketin genel hayatına tamamen uygulanmıştır. İlk zorluklar, milletin fikir kuvveti ve medeniyete olan sevgisi sayesinde kolaylıkla yenilmiştir… »
01. 11. 1929, T.B.M.M., 3. Dönem, 3. Toplanma Yılını Açarken.


HARİTA DAİRESİ

« … Milli Savunma Bakanlığı’nda faaliyete başlayan harita dairesi ordunum bütün harita ihtiyacını karşılamaya muvaffak olmuştur. Bundan sonraki çalışma ile memleketin daha mükemmel haritalarını hazırlayacaktır… »
01. 03. 1922, T.B.M.M., 3. Toplanma Yılını Açarken.


HATİP

«… hutbeyi îrat eden hatiptir. Yani söz söyleyen demektir… »
07. 02. 1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma.


HAVACI

« Havacılarımız, bütün ordu ve donanmamız gibi vatanı korumaya yetenekli kahramanlardır. Büyük millet, bu soylu evlâtlarıyla kendini mutlu sayabilir. »
01. 11. 1935, T.B.M.M., 5. Dönem, 1. Toplanma Yılını Açarken


HAVACILIK

« Bizim dünyamız - bilirsiniz - topraktan, sudan ve havadan unulmuştur. Hayatın da, esas unsurları, bunlar değil midir? Bu unsurlardan birinin eksikliği, yalnız eksikliği değil, sadece bozukluğu, hayatı imkansız kılar. Hayatı, hele ulusal hayatı seven, onu korumak isteyen; yurdunun topraklarına, denizlerine olduğu gibi, havasına da ilgisini, hergün biraz daha çoğaltılmalıdır. »
03. 05. 1935, Havacılık Hakkında Konuşma.

« … Türk çocuğu; Her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte, seni bekleyen yerini, az zamanda, dolduracaksın. Bundan, gerçek dostlarımız sevinecek, Türk ulusu mutlu olacaktır. »
03. 05. 1935, Havacılık Hakkında Konuşma.


HAYAT

« … Hayat mücadeleden ibaretlir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Galip olmak, mağlup olmak. »
18. 03. 1923, Tarsus’da Gençlerle Konuşma.

Havacılıkla ilgili konuşmasının aynısı

« Bizim dünyamız - bilirsiniz - topraktan, sudan ve havadan unulmuştur . Hayatın da, esas unsurları, bunlar değil midir ? »
03. 05. 1935, Havacılık Hakkında Konuşma

« … Hayatta tam zevk ve saadet, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, saadeti için çalışmakta bulunabilir… »
17. 03. 1937, Ankara Palas. Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu İle Konuşma


HİLAFET

« Hilâfeti muhafaza edeceğiz. Şu şartla ki, Büyük Millet Meclisi ve millet, hilâfetin dayanacağı bir mesnet ve kuvvet olacaktır. »
02. 11. 1922, Bursa, Le Petit Parisien Muhabirine Demeç.

« … Esasen bu mesele yalnız Türkiye’ye ait olmayıp bütün islâm alemini ilgilendiren bir meseledir. »
02. 11. 1922, Bursa, Le Petit Parisien Muhabirine Demeç.

«Bütün İslâm aleminin gerçek kurtuluşuna kadar varlığını korumayı görev bildiğimiz hilâfet makamı Türkiye Devleti’nin ne istiklâli, ne idaresi ve ne de hakimiyeti ile zıtlık teşkil etmez. Bu makam ve bu makamda oturan kişinin varlığı, sebebiyet verilmedikçe sakıncaların kaynağı olarak düşünülemez. Fakat şurası kesinlikte bilinmelidir ki, herhangi bir makam ve şahıs tarafından bu sakınca doğurulduğu gün orada teori biter, pratik ve uygulama başlar. »
18. 01. 1923, İzmit Halkı İle Konuşma.

« … Bu makamı Türkiye milletinin hakimiyetini ihlâl edecek bir makam diye anlamak doğru değildir. Bugün halife olan kişinin bizim ile beraber aynı gerçekleri takdir buyurduğunu zannederim. Ancak bir sakınca ortaya çıkarsa yalnız bu makama atfetmek lazım gelmez. Bunu yapmak için her şeyden önce, fikirlerini şeriat görünümüne sokan bazı cahiller, menfaatperestler ve dalkavuklar ortaya çıkabilir. Bunların yapacağı telkinleri ve mahiyetini evvelden tanıyıp ona göre gerekli hazırlığı yapmak her ferdin ve milletin görevidir… »
18. 01. 1923, İzmit Halkı İle Konuşma.

« … Bütün İslâm milletleri üzerinde yüce ruhî görevini ifa eden halife fikri, gerçeklerden değil, kitaplardan çıkmış bir fikirdir… »
29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç.

« … Tarihimizin en mesut devresi hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır. Bir Türk padişahı, her nasılsa hilafeti kendine maletmek için nüfuzunu, itiyadını, servetini kullandı. Bu sırf bir tesadüf eseridir. Peygamberimiz öğrencilerine dünya milletlerine İslâmiyeti kabul ettirmelerini emretti, Bu milletlerin hükûmeti başına geçmelerini emretmedi. Peygamberin zihninden asla böyle bir fikir geçmemiştır. Hilafet demek, idare, hükûmet demektir. Hakikaten vazifesini yapmak, bütün Müslüman milletlerini idare etmek isteyen bir halife, buna nasıl muvaffak olur? İtiraf ederim ki, bu koşullar içinde beni halife tayin etseler, derhal istifamı verirdim. »
29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç.

« Hilafetle beraber Türkiye’de mevcut olan Ortodoks ve Ermeni kiliseleri, patrikhaneleri ve Musevi hahamhanelerinin ortadan kaldırılması lazımdır. Hilafet ve bu muhtelif patrikhaneler asırlardan beri ruhani yetkilerinin sınırları dışında çok büyük ayrıcalıklar aldılar. Halkın anlayışına dayanarak bahşedilen hukuk dışı ayrıcalıklar ile cumhuriyet idaresinin uygulanması mümkün değildir… »
04. 05. 1924, New York Herald Tribune Muhabirine Demeç.

« Hilâfet, geçmişin bir rüyası olup, zamanımızda varlık nedeni yoktu… »
25. 11. 1924, Matin Gazetesi Yazarı Madam Titaniya’ya Demeç.


HOCA

« … Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. »
16. 03. 1923, Adana Esnaflarıyle Konuşma.


HUKUK İNKILÂBI

« Büsbütün yeni kanunlar vücuda getirerek hukukî esasları temelinden değiştirmek teşebbüsündeyiz. Ve yeni hukukî esaslar ile alfabesinden tahsile başlayacak bir yeni hukuk neslini yetiştirmek için bu kurumları açıyoruz. Bütün bu uygulamalardaki dayanağımız milletin anlayış, kabiliyeti ve kesin arzusudur. Bu teşebbüslerde arkadaşlarımız, yeni hukuku, bizimle beraber, bahsettiğim mahiyette anlatmış olan güzide hukukçularımızdır. »
05. 11. 1925, Ankara Hukuk Fakültesinin Açılışında Yapılan Konuşma.


HUTBE

« … Efendiler, hutbe demek insanlara hitap etmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin mânası budur… »
07.02.1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma.

« … Hutbe okuyan kişilerin siyasî, sosyal ve medenî gelişmeleri her gün takip etmeleri zaruridir. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış telkinat verilmiş olur. Bundan dolayı hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın şartlarına uygun olmalıdır… »
07.02.1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma.

« … Hutbeden maksat ahalinin aydınlatılması ve yol gösterilmesidir, başka birşey değildir. Yüz, iki yüz, hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak, insanları cehalet ve gaflet içinde bırakmak demektir. Hutbe okuyan kişilerin herhalde halkın kullandığı dille görüşmesi uygundur…
07.02.1923, Balıkesir’de Halkla Konuşma.


HÜKÜMET

« … Hükümetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek… »
16.03.1923, Adana İlerigelenleriyle Konuşma.

« Milletlerden ibaret olan toplumlar, birer hükümet teşkili mecburiyetindedirler. Ama bu mecburiyet toplumun kendini muhafaza etmesi içindir Hükümetlerin kuruluş gayesi, kavramı, bundan ibarettir… »
23.03.1923, Afyonkarahisar Beledîye Meclisi Üyeleriyle Konuşma.

HÜRRİYET

« Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir. »
1906, Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin Selanik Şubesini Kurarken.

« Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük atalarım en kıymetli mirasından olan istiklâl aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, hususi ve resmi hayatımın her safhasını tanıyanlarca bu aşkım bilinmektedir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın var olması ve devam etmesi, mutlak o milletin hürriyet ve istiklâline sahip olmasıyla mümkündür. Ben şahsen bu saydığım niteliklere çok önem veririm ve bu niteliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için, milletimin de aynı nitelikler ile donanmış olmasını şart ve esas bilirim… »
22.04.1921, Hakimiyet-i Milliye.

« … Eğer bazen ihtiyatkar hareket ediyorsak, aşırı ölçüde şüpheli davranıyorsak, bize çok pahalıya mal olan hürriyetimizi kaybetmek hususundaki korkumuzdandır. Bu hürriyetin bir küçük kısmını sakat etmektense, hepsini birden feda etmeyi tercih ederiz. »
29.10.1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç




I


IRK

« Efendiler, bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat, kendi ırkından büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi ondan daha acıdır. Bu kalp ve vicdanlar için unutulmaz bir yaradır. »
11.09.1924, Bursalılarla Konuşma.

« Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. »
04.10.1932, Dolmabahçe Sarayı, « Diyarıbekir » Gazetesinin Sahibine Demeç.



İ

İKTİSAT

« Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz. »
(1924)


İLERLEME

« Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki, fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. »
(1923)

İLİM VE FEN

« … İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur. »
27.10.1922, Bursa Öğretmenlerine.

« … Memleketimizin en ileri, en hoş, en güzel yerlerini üç buçuk sene kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nerededir bilir misiniz? Orduların sevk ve idaresinde ilim ve fen esaslarını rehber almaktır. Milletimizi yetiştirmek için asıl olan mekteplerimizin, üniversitelerimizin kuruluşunda aynı yolu takip edeceğiz. Evet, milletimizin, siyasi, sosyal hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır… »
27.10.1922, Bursa Öğretmenlerine.

« … Bundan sonra pek mühim zaferlere kavuşacağız. Fakat bu süngü zaferi değil, iktisat ve ilim ve kültür zaferleri olacaktır… »
25/26.01.1923, Alaşehir’de Halka Konuşma.

« Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir.… »
22.09.1924, Samsun Ögretmenleriyle Konuşma.

« Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif ilimdir. »
29.10.1933, Onuncu Yıl Nutku.


İLK TAHSİL

« … İlk tahsilin yayılması için, sade ve pratik tedbirler almak yolundayız. İlk tahsilde hedefimiz, bunun umumi olmasını bir an evvel tahakkuk ettirmektir. Bu neticeye varmak, ancak, sürekli tedbir almakla ve onu metodik olarak uygulamakla mümkün olabilir. Milletin başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum… »
01.11.1936, T.B.M.M., 5.Dönem, 2.Toplanma Yılını Açarken.


İNHİSAR (Tekel)

« İnhisarlar konusunda özen gösterilmesi gereken esas, bu kurumların mali monopol, ticari teşekkül ve millî valörizasyon kurumu karakterinin dikkatle telifidir. »
01.11.1937, T.B.M.M., 5.Dönem, 3.Toplanma Yılını Açarken.


İNKILÂP

« … Kan ile yapılan inkılâplar daha sağlam olur, kansız inkılâplar ebedileştirilemez. Fakat biz inkılâba ulaşmak için lüzumu kadar kan döktük. Bu kanlarımız, yalnız muharebe meydanlarında değil, aynı zamanda memleketin dahilinde de döküldü. Biliyorsunuz ki Hendek’te, Bolu’da, Konya’da, Yozgat’ta vesair memleketlerimizde bir çok isyanlar meydana geldi. Ve bunların hepsi bastırıldı. Temenni ederim ki, bu dökülen kanlar yeterli olsun ve bundan fazla kan dökülmesin… »
22.01.1923, Bursa Şark Sinemasında Halkla Konuşma.

« Arkadaşlar ; inkılâbımız Türkiye’nin asırlar için saadetini garanti etmiştir. Bize düşen onu idrak ve takdir ederek çalışmaktır. »
11.09.1924, Bursalılarla Konuşma.

« … Efendiler, vatanın birliğini, hürriyet ve istiklâlini temin eden milletimizi Cumhuriyet idaresine kavuşturan inkılâbımız; iktisadi refah ve saadetimizi, medeniyet aleminde lâyık olduğumuz yeri de temin edecektir… »
16.09.1924, Trabzonlularla Konuşma.

« … Bu inkılâp, kelimenin ilk anda ima ettiği ihtilâl anlamından başka, ondan daha geniş bir değişimi ifade etmektedir. Bugünkü devletimizin şekli, asırlardan beri gelen eski şekilleri bertaraf eden, en gelişmiş tarz olmuştur. »
05.11.1925, Ankara Hukuk Fakültesinin Açılışında.

« Türk milleti çok büyük olaylarla ispat etti ki, yenilikçi ve inkılâpçı bir millettir. Son senelerden önceki devirlerde de milletimiz yenileşme yolları üzerinde yürümeye, sosyal inkılâba teşebbüs etmemiş değildir. Fakat hakiki faydalar görülemedi. Bunun sebebini araştırdınız mı ? Bu sebep işe esasından, temelinden başlanmamış olmasıdır. »
30.08.1925, Kastamonu’da İkinci Konuşma.

« Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline getirmektir. İnkılâplarımızın asıl gayesi budur… »
30.08.1925, Kastamonu’da, 2. Konuşma.


İNSAN

« … İnsanlar; âdetlerini, ahlâklarını, hislerini, eğilimlerini, hattâ fikirlerini geliştirme ve terbiyede, içinde yetiştiği toplumun genel eğiliminden kurtulamazlar… »
18.06.1922, Claude Farrere’in Mustafa Kemal’i Ziyaret Etmek Üzere İzmit’e Gelişinde.

« İnsanlar daima yüksek, soylu ve kutsal hedeflere yürümelidirler… »
27.06.1926, Gazetecilere Verdiği Demeç.

« İnsanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir. »
(1937)

« İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. »
(1937)


İRTİCA

« … Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir ki, her faydalı ve her yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar. Buna bizim dilimizde (İrtica) derler. İşte bu irticanın imhası için gerekli tedbirleri evvelden almış olmak lazımdır… »
18.01.1923, İzmit’te Halk İle Konuşma.

« Unutmamalıdır ki, milletin hakimiyetini bir şahısta yahut belirli şahısların elinde bulundurmakta menfaat bekleyen cahil ve gafil insanlar vardır. Hükümdarlar, kendilerini aslı olmayan bir kuvvetin temsilcisi tanırlar ve bundan zevk alırlar. Fakat onların etrafındaki menfaatperestler, bunu din kisvesine büründürerek milleti iğfâle, küçük görmeye çalışırlar. Nitekim şimdiye kadar çalışmışlardır. Nihayet milletin kulağı bu söylentilerle dolar ve o telkinleri dinin icabı ve gerçeklerin ifadesi olarak kabul ederler. Bu gibilere gerici ve hareketlerine irtica derler… »
31.01.1923, İzmir’de Halk İle Konuşma.

 İSTANBUL

« … İstanbul bizimdir. Bununla birlikte Boğazlar ve Marmara denizi için başkentin emniyeti temin edilmek şartıyla bir hal tarzını kabul etmeye hazır bulunmaktayız… »
Ağustos 1921, Associated Press Muhabirine Demeç.

« … İstanbul şehri, milletimizin sonsuz çalışma ve fedakarlığının ürün verdiği yerdir. Gerçekten; milletimizin maddî ve manevî varlığını yücelten anıtlar, kurumlar ve medeniyet eserleri İstanbul’da yoğunlaştırılmıştır. »
01.03.1922, T.B.M.M., 3. Toplanma Yılını Açarken.

« İki büyük dünyanın buluşma noktasında, Türk vatanının süsü, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde yeri olan bir şehirdir… »
01.07.1927, İstanbul Halkı Temsilcileriyle Dolmabahçe Sarayında Yapılan Bir Konuşma.


İSTİBDAT

« … Bir istibdadın varlığı ile ilgili işaretler’in izahı, bence mümkün değildir. Cumhuriyet Halk Partisi ve onun bütün liderleri ve mensupları Türkiye’de her türlü istibdadı kökünden yıkmak için ve memleket ve millete tam bir hürriyet kazandırmak için bugüne kadar milletle beraber hayatlarını ortaya koymaktan çekinmemiş ve hiçbir vakit çekinmeyecek insanlar olduğuna göre, işaret olunan istibdat herhalde mevcut değildir… »
11.12.1924,Times Muhabirine Demeç.

« Geleceğini, kendisini zincire vuran şahıslara terk eden milletler, o şahısların keyif ve isteklerine oyuncak olmaya karar vermiş, rıza göstermiş kabul edilirler. Bu türlü milletler, talihini ellerine teslim ettiği insanlar başarılı oldukça, o insanların daha kuvvetli baskısı altında kalırlar. Başarılı olmazlarsa felâket, yok olma yalnız o insanları değil, onlara bağlı olan bütün toplumu kapsar.… »
03.01.1922, General Frunse’nin Ziyafetinde.


İSTİKLÂL

« Ya İstiklâl, ya Ölüm !
(1919)

« … Türkiye halkı asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı hayatın bir gereği kabul etmiş ve bir milletin kahraman evlâtlarıdır. Bu millet bağımsızlıktan uzak yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamayacaktır. »
18.06.1922, Claude Farrere Şerefine Verilen Çay Ziyafetinde.


İSTİKLÂL MAHKEMELERİ

« … Yüce Meclisin kurduğu İstiklâl Mahkemeleri sayesinde çabuk ve adaletli surette birçok fenalıklara son verilmiştir. Bugün memleket medenî kanunlar ve sürekli yargı dereceleri ile güvenliği sağlamaya yeterli bir hale getirilmiştir. »
01.03.1921, T.B.M.M., 2.Toplanma Yılını Açarken.


İSTİKLÂL-İ MALÎ

Malî Bağımsızlık

« … Bugünkü mücadelelerimizin gayesi, tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tamamı ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan mahrum olunca o devletin bütün hayati kuruluşlarında bağımsızlık felç olmuştur. Çünkü devletin her organı, ancak mali kuvvet ile yaşar… »
01.03.1922, T.B.M.M., 3.Toplanma Yılını Açarken.


İŞ BANKASI

« İş Bankası kurumu, Cumhuriyet tarihinde ekonomi bakımından başlı başına yer alacaktır. Bu kurum kıymetsiz bir servetin bile ekonomik hayatta fert menfaatlerine kullanılmayıp ulus menfaatine kullanılmasından çıkabilecek olan büyük neticeleri, az bir zamanda ve özellikle yepyeni bir devlet kuruluşunun türlü inkılâp güçlükleri içinde evrensel bir surette fiilen göstermiştir. »
26.08.1936, İş Bankası’nın 10. Kuruluş Yıldömünde.


İZMİR

« İzmir her yönden Türk memleketidir, Anadolu’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Yunanlılar İzmir’de hiçbir tarihî ve ırkî hakka sahip değillerdir… »
17.01.1921, United Telegraph Muhabirine Demeç.

« İzmir kırk asırlık bir ata yurdudur. İzmir bu kadar derin bir tarihe sahip olmakla beraber coğrafî konumu dolayısıyla ekonomik ve siyasî çok büyük bir öneme sahiptir. İşte bundan dolayıdır ki, Türkiye’yi mahvetmek isteyen düşmanların her şeyden evvel bakışları bu tarihî, bu mühim beldeye döner. Nitekim düşmanlarımız en evvel burasını işgal etmişler, ondan sonra daha doğuya ilerlemişlerdir… »
31.01.1923, İzmir’de Halk İle Bir Konuşma.


J

JANDARMA OKULLARI
« … İç güvenliğin sağlanmasında en mühim ve maddî vasıta olan jandarma teşkilâtı, önemli birlikler ilâvesi ile güçlendirilmiş ve çeşitli jandarma okulları açılmıştır. »
01.03.1922, T.B.M.M., 3.Toplanma Yılını Açarken.


K


KABOTAJ

« Kabotajın, bu sene içinde, sadece ve tamamen Türk sancağına dönmesi fiilen gerçekleşmiştir. Bu olayı övünçle anmak isterim. »
01.11.1926, 2. Dönem 4. Toplanma Yılını Açarken.


KADIN

« Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. »
(1923)

« Kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli ve daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. »
(1923)

« Şuna inanmak lâzımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz herşey kadının eseridir. »
(1923)

« ... Bilinmektedir ki, her safhada olduğu gibi toplum hayatında dahi görev bölümü vardır. bu genel görev bölümü arasında kadınlar kendilerine ait olan görevleri yapacakları gibi aynı zamanda toplumun refahı, saadeti için gerekli olan genel konulara dahi dahil olacaklardır. »
31. 01. 1923, İzmir’de Halk İle Konuşma.

« ... İnsanlar dünyaya mukadder oldukları kadar yaşamak için gelmişlerdir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken diğer uzvu atalette olursa, o toplum felç olmuştur. Bir toplumun hayatta çalışması ve muvaffak olması için çalışmanın ve muvaffak olabilmenin bağlı olduğu bütün sebep ve şartları kabul etmesi gerekir. Bundan dolayı bizim toplumumuz için ilim ve fen lâzım ise bunları aynı derecede hem erkek ve hem de kadınlarımızın kazanmaları lâzımdır.... »
31. 01. 1923, İzmir’de Halk İle Konuşma.

« ... Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insanlardan oluşmaktadır. Olabilir mi ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim. Diğerini göz ardı edelim de, kitlenin tamamı ilerlemiş olabilsin ? Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve gelişme sahalarında ve yenilikle birlikte mesafe almak gereklidir.... »
30. 08. 1925, Kastamonu’da İkinci Konuşma.


KANUN

« ... Kanun koyan insanlar birtakım seçkin özelliklere sahip olmak mecburiyetindedirler. O özelliklerden birincisi şudur efendiler: Kanun teklif eden, Kanun yapan, kanun koyan bir insan insanlığın bütün hislerini bütün ihtiraslarını herkesten daha çok sezer ve bilir. Fakat nefsini herkesten çok va tamamen bütünüyle bunlardan ayırt etmek kudret ve yeteneğine sahip olmalıdır. Bu seçkin özelliklere sahip olmayan, insanlar insan topluluğu için kanun yapmak hak ve yetkisinden men edilmiştir. Efendiler kanunlar hislere dayanarak ve uyularak yapılmaz. »
01. 12. 1921, TBMM.

« Günün ihtiyaçlarına uygun kanun yapmak ve onu iyi uygulamak refah ve ilerleme vasıtalarının en mühimlerindendir. »
(1925)


KAPİTÜLÂSYON

« ... Kapitülâsyonların hiçbir kısmında istisnayı kabul etmiyoruz. Adlî, malî veya askerî kapitülâsyonların hiçbirini tanımıyoruz. »
26. 09. 1922, Chicago Tribun’un İzmir’e Gönderdiği Muhabirine Verilen Demeç.

« Bana Avrupalıların ve bilhassa Fransızların doğudaki yararlarından bahsediyorsunuz. Her şeyden evvel şurası bilinmek lâzımdır ki, Büyük Millet Meclisi hükümeti kapitülâsyonların devamını asla kabul etmeyecektir. Şayet yabancı uyruklular eskiden olduğu gibi, bundan sonra da kapitülâsyonlardan istifade etmeyi düşünüyorlarsa, aldanıyorlar. Kapitülâsyonlar bizim için mevcut değildir ve asla mevcut olmayacaktır. Türkiye’nin istiklâli her sahada tamamen ve eksiksiz onaylanmak şartıyla kapılarımız bütün yabancılara açık kalacaktır… »
2.11.1922, Petit Parisien Muhabirine Bursa’da Verilen Demeç.

« … Millî hudutlarımız dahilinde bulunan toprakların bize verilmesinde israr edeceğiz. Ondan sonra, bu topraklar üzerinde tamamıyla, bağımsız, yani kapitülâsyonsuz bir Türkiye yaşamasını istiyoruz. İşte bütün istediklerimiz budur… »
2.11.1922, Petit Parisien Muhabirine Bursa’da Verilen Demeç

« … Kapitülâsyonların Türk milleti için ne derece nefret edilen bir şey olduğunu size tarif edemem. Bunları diğer şekil ve namlar altında gizleyerek bize kabul ettirmeye muvaffak olacaklarını planlayan ve hayal edenler bu konuda pek çok aldanıyorlar. Zira, Türkler kapitülâsyonların devamının kendilerini pek az vakitte ölüme sevk edeceğini pek iyi anlamışlardır… »
25.12.1922, Le Journal Muhabiri Paul Herriot’a Çankaya’da Verilen Beyanat.


KIYAFET

« … Her milletin olduğu gibi bizim de millî bir kıyafetimiz varmış. Fakat inkar edilemez ki, taşıdığımız kıyafet o değildir. Hatta millî kıyafetimizin ne olduğunu bilenler içimizde azdır bile. Medeni bir insan bu tuhaf kıyafete girip dünyayı kendine güldürür mü ? »
30.08.1925, Kastamonu’da İkinci Bir Konuşma.

« Devlet memurları bütün milletin kıyafetlerini düzeltecektir. Fen, sıhhat açısından pratik olmak itibariyle, her görüş noktasından tecrübe edilmiş medeni kıyafet giyilecektir. Bunda tereddüde yer yoktur. »
30.08.1925, Kastamonu’da İkinci Bir Konuşma.

« … Tabirimi mazur görünüz. Altı kaval üstü şişhane diye ifade olunabilecek bir kıyafet, ne millidir ve ne de uluslararasıdır. O halde kıyafetsiz bir millet olur mu arkadaşlar ? Medeni ve uluslararası kıyafet bizim için çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantalon, yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve doğal olarak bunların tamamlayanı olmak üzere güneşten koruyan başlık… »
28.08.1925, İnebolu’da Bir Konuşma.


KOLORDU KUMANDANI

« … Kolordu kumandanı demek Efendiler, dünyanın her yerinde, her millete, en büyük kumandan demektir. Kolordu kumandanından sonra başka büyük kumandan yoktur… »
14.08.1920, TBMM.


KOMÜNİZM

« Komünizm toplumsal bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin toplumsal şartları, dinî ve millî ananelerinin kuvveti Rusya’daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini doğrular bir mahiyettedir… »
6.02.1921, Hâkimiyet-î Milliye.


KÖYLÜ

« Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış olan köylüdür. »
(1922)

« Köylü hepimizin velinimetidir. Bu soylu unsurun refahını düşüneceğiz. »
20.07.1931, Eskişehir’den geçerken. « Zahire ticaretinde ziyan ettiğini » söyleyen Uluçayırlı Hasan Efendi’ye hitaben söylenmiştir.


KÖYLÜ KADINI

« Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur. »
(1923)


KURAN-I KERİM

« Sonra Kur’anın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçe’ye tercüme ediliyor… »
30.11.1929, Vossische Zeitung Muhabirine Demeç.


KURTULUŞ

« Türk milletinin kalbinden, vicdanından sanih ve mülhem olan en esaslı, en bariz arzu ve iman malum olmuştu : Kurtuluş. »
(1927)


KÜLTÜR

« Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür... Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, uyanık davranmak düşünmek ve zekâyı eğitmektir. »
(1936)

 « … Kültür zeminle orantılıdır. O zemin, milletin seciyesidir. »
16.07.1921, Ankara, Maarif Kongresini Açarken.

« Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
(1932)

« Kültür, tabiatın yüksek verimleriyle mesut olmaktır. Bu ifade içinde çok şey saklıdır. Temizlik, saflık, yükseklik, insanlık vb. bunların hepsi insanlık niteliklerindendir. »
(1936)



.

Hiç yorum yok:

Son Yorumlar

Son Konular

"Engellerden hiç biri, bilimden yararlanmayi engelleyemez. " K. ATATÜRK